Gazete Hamburg'da yayınlanan yazımdır. Yayınlandığı şekliyle sizlerle paylaşıyorum.
Çok uzun yazılar yazmayı sevmem. Sırf uzun görünsün diye gereksiz muhabbetlere de girecek değilim. Buradaki ilk yazım olmasından dolayı biraz uzatmak zorunda kalabilirim. Genelde samimi ve karşılıklı sohbet edercesine hitap etmeyi seviyorum. Bunu lütfen seviyesizlik olarak adlandırmayın! Tarzım bu.
Türkiye’de sınıf öğretmenliği alanından mezunum. Sınıf öğretmenliği, maker öğretmenlik, zihinsel engelli ve özel gereksinimli bireyler öğretmenliği, eğitim koçu, zekâ ve akıl oyunları eğitmeniyim. Son yıllarda doğa, kamp ve oyun temalarında faaliyet gösterdim. Türkiye’de bu alanda organizasyonlar yapan ilk organizatör oldum. Yüzlerce aileyi doğada, çadırlarda, oyunlar eşliğinde misafir ettim. Bir yazıyı değerlendirirken onun yazarı hakkında az da olsa fikir sahibi olmak gerekir. Bu, yazının etkisini artırmaktadır. Bu nedenle kendimden bahsettim.

“OYUN BİR PRATİKTİR”
Eğitimle yoğrulmuş hayat serüvenimden öğrendiğim en önemli kavram ne oldu, biliyor musunuz? Oyun.
Alman Filozof Karl Gross’un güzel bir sözü var: “Oyun bir pratiktir. İleride karşılaşılabilecek davranış biçimleri oyunla elde edilir.”
Oyun, en önemli öğrenme, harekete geçirme ve motivasyon aracıdır. Çevresi tarafından sevilen, başarılı insanlara bir göz atın. Çocukluklarında özgürce oyun oynamış kişiler olduğunu fark edeceksiniz. Oyun oynarken sırasını bekleyen çocuk sabretmeyi öğrenir. Kendisine sıra geldiğinde ise mücadele etmeyi ve strateji geliştirmeyi öğrenir. Kazandığında mutluluğu, kaybettiğinde gayret etmesi gerektiğini öğrenir. Kaybettiğinde küsüp ağlayan bir çocuk, daha sonraki oyunlarda dışlanır. Bu nedenle küsmeyi değil, tebrik etmeyi öğrenecektir. Oyun, çocukları hayata hazırlar. Sadece çocukları mı? Bizler de hayatımızda oyundan zevk almıyor muyuz? PlayStation karşısında oyun oynamaktan bahsetmiyorum. Akıllı telefonlarımızda kaç adım attığımızı sayan aplikasyonlar bir oyunlaştırmadır. İş yerinde belirlenen hedefler, puanlama sistemi ve ödüller bir oyunlaştırmadır.
Örneğin İsveç’te hayata geçirilen bir projede, hız limitlerine uymayı eğlenceli hâle getirerek daha fazla sayıda insanın hız limitlerine uymasının sağlanması hedeflenmiş. Öncelikle belirlenen bir bölgeden geçenlerin, mevcut hızlarını görmesi sağlanmış. Hız limitine uyan sürücüler arasında bir piyango çekilişi yapılacağı duyurularak ödüllendirileceği bildirilmiş. Verilecek para ödülünün ise hız limitini aşan sürücülere kesilen trafik cezalarından elde edilecek olması ayrı bir güzellik bence. Proje süresince yapılan gözlemlerde uygulama yapılan bölgedeki ortalama hızın yüzde 22 oranında azaldığı tespit edilmiş.
OYUN, ÇOCUKLARI HAYATA HAZIRLAR
Diyeceğim o ki oyun, çocukları hayata hazırlar. Eğitim, pedagoji, sosyoloji… İnsanı ilgilendiren tüm konularda bahsedeceklerim var ama önceliğim oyunlar olacak. Bu oyunlar belki de bildiğiniz ve “A, bu mu? Çok basit ama bu!” diyeceğiniz oyunlar olacak. Özellikle böyle olmasını da istiyorum. Hatırlayın ve uygulayın! Ayrıca karmaşık oyunları yazıyla kavramak ve uygulamak zordur. Bu zorluğu aşmak için videolar hazırlamam gerektiğini biliyorum ama şu an buna hazır değilim. Almanca kursuna gidiyorum ve önceliklerim beni sınırlandırıyor. Bundan sonraki yazılarımda sizlere oyun örnekleri paylaşacağım. Bu oyunlarla neler öğretilebileceğinden bahsedeceğim. Ne gibi faydası olduklarından bahsedeceğim. Umarım, keyifli ve faydalı bir yazı dizisi olacaktır.
Sizlerden istediğim ise şu: Ebeveyn olanların çocuklarıyla eğitimci olanların öğrencileriyle dil kurslarının da kursiyerleriyle bu oyunları uygulamaları. Nasıl yapılacağını da oyunlarla birlikte anlatacağım. İnsanlar yarış atı değildir. Hayatta başarılı olmak için stres olmak zorunda değiliz! Mutlu insanlar daha başarılıdır ve gerçek başarı mutluluktadır. Bu nedenle hayatımızda yeni bir sayfa açalım mı?
Haydi hep beraber!
Ahmet Tekin
Comments