top of page

Annem başımda helikopter gibi dönüyor.

HELİKOPTER AİLE

Bu terimin ilk çıkış hikayesi, bir çocuğun “annem başımda helikopter gibi dönüyor” şikayeti ile başlamıştır. Helikopter Aile (Helicopter Parents) teri

mi ilk defa Foster W. Cline ve Jim Fay tarafından 1990 yılında “Parenting with Love and Logic: Teaching Children Responsibility” kitabında yer almıştır. Batı ülkelerinde öğretmenler ve diğer profesyoneller tarafından kullanımı yaygınlaşmıştır. Ancak terimin yaygınlaşıp, üniversitelerde ve iş görüşmelerinde yaşanan olayların dergi ve gazetelere konu olması, 2000’lerin başına denk gelmektedir.

Evet kabul edelim, biz günümüz anne babaları helikopter aileyiz. Çocuklarımızın etrafından ayrılmayan, helikopter gibi etrafında dolaşan, hayatlarına müdahale eden ebeveynleriz.

Bu anne babalar çoğunlukla eğitimli, orta ve üst gelir seviyesinde olan ailelerden gelmektedir. Bu ebeveynlerin en önemli hedefi kendilerinden daha başarılı, kendilerinin yapamadıklarını yapmış evlatlar yetiştirmektir. Aslında amacımız zararsızdır, ulvidir. Bir anne ve baba için bundan daha doğal ne olabilir? Peki nerede yanlış yapıyoruz? Biz çocuğumuz için her şeyi feda edercesine kendimizi parçalarken neleri yanlış yapıyoruz?

* Ödevlerini biz yapıyoruz,

* Çantasını biz topluyoruz,

* Düşük not alırsa öğretmenini arayıp hesap soruyoruz,

* Arkadaşı ile kavga ederse, bir arkadaşı kötü davranırsa, arkadaşının ailesini arayıp çocuğumuzdan özür dilemesini istiyoruz …

Peki sonuç??

Özgüveni – sağ duyusu eksik, egosu yüksek, kriz çözme başarısı olmayan (çünkü o güne kadar hep ailesi tarafından çözüldü), karar veremeyen bir yetişkin.. Görünüşte aileye bağlı, aslında bağımlı, çünkü onlarsız hiç bir şey yapamıyor

Tam bana uyuyor dediğinizi duyar gibiyim.

Çocuğunuz 3. sınıfa başladı. Çok yoğunsunuz ve çocuğunuzla yeterince ilgilenemiyorsunuz. Bu yoğunluğun yanında çocuğunuz yavaş yavaş sorunlarıyla beraber büyümeye devam ediyor. Eşyalarını kaybetme, ödevlerini kendiliğinden yapmama – dişini fırçalamama, odasını toplamama, okula götürülecek bir şey varsa sormadan söylememe ... gibi sorunlar ekleniyor. Sabahları evden çıkmak kabus haline dahi gelebilir. Bende çocuk büyüttüm, aynılarını yaşadım J

Benzer problemleri yaşayan bir ebeveyn şöyle anlatıyor;

Bir gün ben dayanamadım ve oğlumla pedagogun yolunu tuttuk. Pedagog’ un odasına girdiğimizde daha hoş geldiniz, sizi dinliyorum demesiyle ben helikopter anne olarak başladım şikayetlerimi anlatmaya… Önce bana güldü, sonra “Öncelikle rahat olun, şikayet ettiğiniz konu da yalnız değilsiniz. Bu günümüz toplumunda bir çok anne ve babanın ortak sorunu” dedi. Peki neden??? Öğrendim ki;

Bu alışkanlıkların 0-5 yaş arasında kazandırılması gerekiyormuş. Geç mi kaldık, umutsuz vaka mıyız diye sordum. Tekrar güldü, size bir önerim var dedi. Buradan çıkınca kırtasiyeden tam plaka sarı karton (sarı zihin faaliyetleri arttıran ve cesaret verir) almamızı, ardından eve gittiğimizde oğlumun bir gün içinde kendi kendine yapması gereken alışkanlıkları alt alta yazmamızı söyledi. Hemen kartonu aldık, eve geldik ve başladık sıralamaya,

1. Sabah annem uyandırınca itiraz etmeden kalkacağım,

2. Pijamalarımı katlayıp, kaldıracağım,

3. Elimiz yüzümü yıkayacağım,

4. Kahvaltımı yapıp, tabağımı mutfağa götüreceğim,

5. Dişimi fırçalayacağım,

6. Ödev ve kitaplarımın çantamda olduğunu kontrol edeceğim,

7. Okuldan gelince montumu portmantoya asacağım,

8. Ayakkabılarımı ayakkabı dolabına koyacağım,

9. Ödevlerime kendiliğimden başlayacağım,

10. Kitap okuyacağım.

….

Bu şekilde gün içinde yapılması gereken 20 tespit ettik. Yedi ile çarptık ve 140 sayısına ulaştık. Şimdi geldik ödüllendirmeye

140 – 120 -> ÖDÜL (İstediği bir şey. Puan yükseldikçe ödülde güzelleşmeli)

120 – 100 -> ÖDÜL(İstediği bir şey. Puan yükseldikçe ödülde güzelleşmeli)

100 – 80 -> ÖDÜL(İstediği bir şey. Puan yükseldikçe ödülde güzelleşmeli)

80 – 60 -> ÖDÜL(İstediği bir şey. Puan yükseldikçe ödülde güzelleşmeli)

60 – 45 -> ÖDÜL(İstediği bir şey. Puan yükseldikçe ödülde güzelleşmeli)

45 – 35 -> ÖDÜL(İstediği bir şey. Puan yükseldikçe ödülde güzelleşmeli)

şeklinde grupladık, yukarıdan aşağıya kadar sevdiği – istediği ödülleri sıraladık ve odasının duvarına astık.

İşin keyifli ve komik tarafı bundan sonra başladı. Bu uygulamayı 2 ay boyunca yaptık, ödülleri haftalık olarak aldık. Bu süre boyunca biz Cem’e hiç bir şeyi hatırlatmadık. Her akşam yatarken yaptıkları ve yapamadıklarını birlikte değerlendirdik. Hem güldük, hem eğlendik ve sonuçta temel alışkanlıkların oğlum içinde birer alışkanlık olmasını sağladık. Bir örnek vermek istiyorum; masadan kalkıyor odasına gidiyordu, kartonu kontrol edip, tekrar salona gelip, tabağını alıp, afiyet olsun deyip mutfağa götürüyordu. Bu süreçte kendisi de eğlendi bizde, hem biz hedefimize ulaştık, hem de o istediği ödüllere. En önemlisi de geç kazandığı temel alışkanlıkları bir daha hiç bırakmadı Zaman zaman bir şey istediğinde hadi tekrar sarı kartonu yapalım diye şakalaşırız. Bize bu fikri veren eğitimcimize çok şey borçluyuz. Kendisine danışmamış olsaydık şimdi ne durumda olurduk bilmiyorum.

Çocuğumuz için en iyisini isterken yanlışlıkla kötülük etmeyelim, önemli olan doğru çocuk yetiştirirken minimum hata yapmaktır. Temel alışkanlıklarını kazanmalarını, mutlu bir çocukluk geçirmelerini, başarılı, çevreye – büyüklerine saygılı ve özgüvenli olmalarını onların etrafında helikopter gibi dolanarak sağlayamayız.

Sevgilerimle…

www.tekinegitim.com

bottom of page