İnsanlar hafta sonu pikniğe gider. Köyüne gider. Biz de hafta sonu en yakın denize gidelim diye niyetlendik. Bizle beraber gelmeye niyetli arkadaşlar vakit gelince işleri çıktı ve iki kişi kaldık… Ne yapsak, ne yapsak derken hadi Bartın’a gidelim dedik.
Çevre yolunda Antalya’da ne güzeldir şimdi deyiverdi Mustafa Hoca. Denir mi hiç böyle laf… Geriye dön, uygun adım bas gaza!
Eskişehir yolu, Afyonkarahisar derken gece yarısı bir tabela gördüm. Antalya’ya yetmiş kilometre kaldığı, sağ tarafa gidersem Fethiye’ye gideceğim yazıyordu. Uzun zamandır Ölüdeniz, Kelebekler Vadisi’ni merak eden birisi olarak her ne kadar yorgun olsam da cezbetti. Fethiye istikametinde yola devam. Virajlı ve uzun bir yoldu. Arabadakiler Antalya’ya varacağımızı zannederken gözlerini bir açtılar ki Fethiye’deyiz. Ölüdeniz’e doğru gittim. Sahile indik.
Gözlerimden uyku akıyor. Gün doğmak üzere. Günü zevkli geçirebilmek için biraz uyumam gerekiyordu. Arabada battaniye, mat ne bulursam yere serdim ve üzerinde öylece uyuyakaldım. Ben uyurken oğlum ve Mustafa Hoca denizin tadını çıkardılar :)
İki üç saatlik bir uyku kendime getirdi.
Dağdan uçuşan paraşütçüler bir yanda. Kampçılar bir tarafta. Yüzenler her yerde… Kelebekler Vadisi’ni de görmeliydim… Karadan yol olmadığını okumuştum daha önce. Tekne turlarına sorduk. Kelebekler Vadisi dahil birçok koya götürüyordu ve gün boyu sürüyordu. Tavsiye ederim çok zevkliydi. Teknenin birinden yerlerimizi aldık ve harika bir tekne turuna başladık. Elektriğin belirli saatlerde verildiği, beton yapılaşmanın olmadığı bir yer Kelebekler Vadisi. Vadi boyunca yürüdüğünüzde ufak bir şelaleye varıyorsunuz. Daha ilerisine gitmeye vaktimiz yoktu. Teknenin kalkış saati gelmişti. Etrafta bolca çadır vardı.
Bu tarz gezilerde mümkünse su geçirmeyen bir kamera ya da telefon temin edebilirsiniz. Su altı çekimleri harika çıkıyor.
Tekne turu boyunca yüksek atlayış yapacak yerler, kaynak su çıkan buz gibi koylar, mağara içinde yüzme yapılabilen esrarengiz alanlar gördük. Mavi Mağara , Kelebekler Vadisi, Akvaryum Koyu ,St.Nicholas Adası, Deve Plajı ve Soğuk su dan oluşan yüzme molaları ile Akdeniz'in muhteşem kristal renkli sularında yüzerek unutulmaz anlar yaşadık.
Tekne turu bittikten sonra atladık arabamıza ve Kaş ilçesine doğru yola koyulduk. Yol boyunca sera alanları dikkatimizi çekti. Seracılık çok gelişmiş buralarda. Ayrıca her virajda ufak ufak sahiller görünüyordu. Denizin iç kısma girmeye fırsat bulduğu her yerde çok güzel sahiller mevcut. Sakin yer arayanlar için ideal.
Olimpos’a gitmeye karar verdik ama saat çok geç olmuştu. Plansız çıkılan seyahatleri çok seviyorum. Yapılan planlar seni sınırlandırıyor. Plansız olunca sınırımız yok. Nerede ihtiyaç duyarsak yatıyoruz. Yorgunsak oturuyor, enerjimiz varsa yüzüyor, keyfe geldiysek gazlıyoruz. Yorulmuştuk ve yol kenarında bir caminin avlusunda yine yere serdiğimiz matın üzerinde uyudum. Oğlum Faruk ise arabayı tercih etti. Mustafa Hocam tedbirliydi ve tulumda uyudu.
Sabah uyandığımızda yanımızda bir marketin olduğunu görünce çok sevindik. Ufak bir alışveriş ve bahçede kahvaltımızı yaptıktan sonra Olimpos’a doğru yola çıktık. Kampçıların tercih ettiği, tarih, yeşillik ve denizin buluştuğu ender güzellikteki yerlerden birisi Olimpos. Yolu düşen kesin gitsin. Yolu düşmeyende yolunu düşürmeli :)
Başka yerlerde görelim heyecanıyla tekrar yola koyulduk. Kemer’e vardık akşam üstüne doğru. Son kez yüzdük, duş aldık ve Antalya’ya ilerledik. Artık akşam olmuştu ve Ankara’ya dönmek zorundaydık.
Süre kısaydı ama o kısa sürede çok yer gördük. Yorulduk ama aklımızda yorgunluk değil, güzel anılar kaldı. Yola çık, yol açık…
Ahmet TEKİN